26 Ekim 2014 Pazar

Hayvan Deneyi Yöntemleri ve Alternatif Metodlar

Merhabalar. Bugün de hayvan deneyleri konusunda bilinçlenmek adına bir yazı hazırlamak istedim. Hem araştırırken ben bir şeyler öğrendim, hem de sizlerin bu konularda bilgi edinmek isteyebileceğinizi düşündüm.


Kozmetik sektöründe uygulanan hayvan deneyi yöntemleri neler?

Draize Testleri



Draize göz tahriş testleri, ilk olarak 1940’larda, ABD Gıda ve İlaç İdaresi çalışanlarından J.H. Draize’in, tavşanların gözlerine sıkılan bir maddenin ne kadar tahriş edici olduğunu belirleyen bir derece geliştirmesiyle kullanılmaya başlandı.

Bu testlerde hayvanlar genellikle sadece başlarını dışarıda bırakan aletlere sıkıştırılıyor. Böylece hayvanın gözünü kaşıması ya da ovuşturması engelleniyor. Test edilmek istenen madde (örneğin, göz farı, rimel, çamaşır suyu, şampuan v.b.) her bir tavşanın tek bir gözüne damlatılıyor/sürülüyor. Hayvanların alt göz kapağı dışarı çekiliyor ve böylece oluşan çanağa madde konuyor. Sonra göz kapatılıyor. Bazen birkaç kez madde tatbik ediliyor. Tavşanlar her gün gözlemlenerek, gözlerinde şişme, çıban, enfeksiyon ve kanama olup olmadığı saptanıyor. Çalışmalar bazen üç hafta sürebiliyor.


Bazı maddeler o kadar ciddi bir hasara yol açıyor ki, tavşanların gözleri bütün temel niteliklerini kaybediyor. İris, gözbebeği, kornea tek bir patolojik dokuya benzemeye başlıyor. Araştırmacılar testin sonucunu etkilememek koşuluyla bazen az miktarda topikal anestezi uygulayabiliyorlar. Bunun, iki hafta boyunca gözüne kimyasal madde damlatılmış bir hayvanın acısını azaltması mümkün değil.





LD 50 (Lethal Dose – Yüksek Doz) Testleri

Bir maddenin ne kadar zehirli olduğunu belirlemek için “akut oral toksisite testleri” yapılmaktadır. 1920’lerde geliştirilen bu testlerde hayvanlara - ruj ve kâğıt gibi yenmeyen maddelerde olmak üzere - çok çeşitli maddeler ya zorla ya da boğazlarına soktukları bir tüple yediriliyor.

Standart testler 14 gün süreyle uygulanıyor, ama bazıları 6 ay bile sürebiliyor – tabii hayvanlar hayatta kalırsa. Deney süresince hayvanlarda kusma, ishal, felç, kasılma ve iç kanama gibi klasik zehirlenme semptomlarına rastlanıyor.

En bilinen akut toksisite testi LD 50 (Lethal Dose) testidir. LD 50, “yüzde 50 öldürücü doz”, yani deneye dahil edilen hayvanların yarısını öldüren madde miktarı anlamına gelmektedir.

Bu dozu belirlemek amacıyla, örneklem olarak belirlenen hayvan grupları zehirleniyor. Genellikle, hayvanların yarısının öldüğü noktaya ulaşılıncaya kadar hepsi şiddetli derecede hastalanarak yoğun bir acı çekiyorlar. Oldukça zararsız maddeler söz konusu olduğunda bile hayvanların yarısını öldürecek konsantrasyonun belirlenmesinin iyi olacağı düşünülüyor ve muazzam miktarlarda madde hayvanlara zorla yediriliyor.

Deneyin tek amacı maddenin ne kadarının hayvanların yarısını öldüreceğini ölçmek olduğu ve ölmekte olan hayvanların acısına son vermenin deney sonucunu etkileyeceği için böyle bir uygulama da söz konusu değildir.

Sadece Amerika’da, ABD Kongresi Teknoloji Değerlendirme Dairesi’nin (OTA) yaptığı açıklamaya göre her yıl “birkaç milyon” hayvan bu toksikoloji testlerinde can çekişerek öldürülmektedir.


Dermal Toksisite Testleri


 Dermal Toksisite Testleri’nde, ciltlerine madde tatbik etmek amacıyla tavşanların kürkleri kazınıyor ve madde hayvanın cildine uygulanıyor. Tahriş olan yerlerini kaşımalarını önlemek amacıyla hayvanlar hareket edemeyecekleri kutulara sıkıştırılıyor veya bir boyunlukla bu engelleniyor.

Cilt kanayabiliyor, kabarabiliyor ve soyulabiliyor.





Hayvan Deneylerine Alternatif Metodlar

Hayvan deneylerinin alternatifleri var. Bugün dünyanın en büyük kozmetik firmalarından bazıları, ürünlerini hayvanlar üzerinde test etmiyorlar. Yeni ürünlerini alternatif deney yöntemleri kullanarak test ediyorlar.

Hayvan deneylerine alternatif olarak in vitro hücre kültürü ve bilgisayar simülasyonu gibi teknikler kullanılıyor. Örneğin in vitro hücre kültürü tekniklerinde resimde görüldüğü gibi hücreler, tutunup büyüyebileceği bir petri kabına ve gerekli besinleri alabilecekleri sıvı bir ortam içerisine konulur. Gerekli sıcaklık, hava koşulları sağlanarak hücrelerin büyümesi sağlanır. Hücreler kabın dibine yapışır ve taban boyunca yayılarak bir hücre hattı oluşturur.

Bu yöntem genellikle tek bir hücre çeşidi ile yapılır. Ancak günümüzde doku kültürü teknikleri ile hücreler iskele denilen porlu, 3 boyutlu bir yapı üzerinde büyütülüyor. Hücre büyüdükçe porları doldurur. Kullanılan iskele kendiliğinden bozunur bir yapı ise hücre büyüyüp iskelenin tüm gözeneklerini doldurdukça iskele bozunarak, yerini gelişen bu 3 boyutlu dokuya bırakır. Bu yöntemle sinir hücresi gibi uzama eğiliminde olan hücreler üretilebildiği gibi çeşitli hücre katmanlarından oluşan deri, mesane gibi yapılar da oluşturulabiliyor.  Oluşturulan bu yapılar örneğin deriye etki edecek bir ilacın incelenmesinde kullanılabilir.

Bilgisayar simülasyonu gibi tekniklerde ise önceki deneylerde elde edilen tüm veriler bir veri bankası halinde toplanır. Bu verilere göre hastalık modellenerek tedavi şekilleri, geliştirilen herhangi bir ürünün nasıl bir etki göstereceği değerlendirilebilir.

Genel olarak kullanılan bu yöntemlere alternatif geliştirmek mümkün. Bu yöntemlerle hayvan kullanımının önüne geçilebilir.

Kaynaklar




Gördüğünüz gibi alternatif yöntemler de mevcut ve bu konuda çalışmalar hala devam ediyor. Sırf daha ucuza getirmek için veya başka sebeplerle hayvanlar üzerinde deney yapmaya devam eden firmaların ürünlerini alarak onlara destek sağlamak bu işkenceye ortak olmaktır. Sadece benim almamamla çözülmez, ben tek başıma ne kadar etkili olabilirim diye düşünmeyin. Unutmayın ki sizden başkaları da var ve her deney yapmayan ürüne yönelen yeni bir kişi bu masum canları işkenceden kurtarmak için yeni bir destek demek.

Unutmayın oradaki masum hayvanların seçme şansı yok, o deneyler onlara zorla uygulanıyor, o acıları haftalarca, belki yaşamaya devam edebilirlerse aylarca çekiyorlar. Onları oradan kurtarabilecek, yeni masum canlıları da onların arasına katılmaktan kurtarabilecek sizden bizden başka hiç kimseleri yok.

Bizim lükslerimiz uğruna hiç bir canlı acı çekmek zorunda değil. Güzelliğinizden, kozmetikten vazgeçin demiyorum demek istediğim deney yapan markaları bırakıp yapmayanlara yönelmek.

Eğer bizler deney yapan ürünleri almayı bırakıp tepkimizi ortaya koyarsak, bu firmalar bu işkenceyi sürdüremeyeceklerdir.

Yazımı okuduğunuz için hepinize çok teşekkürler. Sağ üst kısımda "Takip Et" bölümünde "Bu siteye katılın" a tıklayarak beni takip edebilirsiniz. Ayrıca yine sağ tarafta sosyal medya hesaplarım mevcut. Kendinize iyi bakın. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere! :)

3 yorum:

  1. ay içim ürperdi vicdansızlar ayy tamamını bile okuyamadım ama yarın okumaya çalışırım:s

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşte bu yüzden her alışverişimizde dikkat etmek lazım deney yapan ürün almamaya :(

      Sil
  2. oy kurban olurum yaa kıyamam :( Acaba o deney yapan firmalar hangileri bizimle paylaşmanız mümkün müdür?

    YanıtlaSil

♥ Bak en çok bunlar okundu ;)